Halkidiki’de bir Trakyalı


 

27.06.2015 günü sabah 06.00 da önce km sayacını fotoğrafladım

01

     Çorlu’dan yola çıkmadan önce montumun kışlık içliğini taktım,sabah soğuk olur diye düşünerek ,lakin yola çıkınca bu kez bacaklarım üşümeye başladı,300-500 km den fazla uzun yolda korumalı pantolon giymeye oldum olası alışamadım,bot üzerine bir kot ,dizlik ile yola çıkarım hep.Buradan Yunanistan’a gidince iklim değişiyor,hava aşırı ısınıyor. Yine de korumalı pantalonu çantaya attım.Ama bu yılın Haziran Ayı bir acaip ya,yolda üşümeye başladım.100 km sonra Malkara’da bir çay molası

02verdikten sonra yağmurluğun alt parçasını giydim ve yola devam ettim.İpsala Sınır Kapısında yeşil kart sigortası yaptırmayı düşünürken Trafik sigortamın da aynı gün bittiğini öğrendim ama Turing trafik sigortası yapmıyordu ve trafik sigortası olmayınca yeşil kart sigortasını da yapamıyordu.Oradaki memurun tarifi üzerine Gümrüğün içindeki sigortacıda ikisini de hallettim,O an Benden başka çıkış yapan olmadığı için bir dakikada sınırı geçtim,Yunan polisi ısrarla uluslararası ehliyeti sordu yine.Otoyola girmeden önce sağ taraftaki Aegean Petrol’den benzinimi tamamladım.

03.jpg
22 lt benzinde 15 Tl.ye yakın kar yaptım 
E madem başladık döviz bırakmaya,bonkörlüğümüz tuttu bi kere , bir buçuk euroyu da bir frapeye bayıldık.

 

 

04
motorum Angelina’nın bugünkü yolu epey uzun,

05

Şimdi burada benzini tamamladım ya,benzinlikte sağdan çıkıp otoyola paralel olarak ilerledim,gps var ama çantada duruyor,”ileriden bir yerden otoyola girerim” diye düşündüm ama kazın ayağı öyle değilmiş,yaklaşık 10 km kadar gidip kavşak bile göremeyince kös kös geri döndüm.
Biraz’da hava durumundan bahsedelim,Benim havam iyi, lakin gökyüzü pek öyle değil,parçalı bulutlu ve yağmur ne zaman yağar ,nerede yağar belli değil,rodop dağlarının arkalarında Bulgaristan üstlerinde kara bulutlar var epeyce.eskilerin deyişiyle “hava yağmur topluyor”ama belli de olmaz.
Otoyola çıktıktan sonra ,Gümülcine taraflarında Rodop Dağlarından gelen sert poyraz kendini hissettirmeye başladı,defalarca geçip gittiğim bu yolda arasıra sert poyraz eser ve Dağdan inen o nemli rüzgar hakikaten rahatsız edicidir.Bu yüzden yolun bazı bölgelerinde “sert yaz rüzgarlar için sürüşünüzü düzenleyin”uyarıları bulunur.Rüzgar varsa o rüzgar taaa Kavalaya kadar 200 km ye yakın devam eder.Sert rüzgarlar esmediğinde bu yol harikadır.
Kavala yakınlarinda otoyoldaki gişe’de 1.70 Euro’yu da verdik ve geçtim,

06

son moladan 225 kilometre sonra bir mola daha verdim.

07

 

Bu Yunan otoyollarında bizdeki gibi tesis bolluğu filan yok,elli araçlık park yeri üç göz tuvalet,şanslıysanız minik büfecikler(kantina)vardır.Kantinalar çoğu kez minibüs şeklindedir.Bazı kantinalarda souvlaki(Yunan köftesi) bile yapılır.

Bu da Yunan otoyollarında yardım aracı.

09

Trafik kazası filan olduğunda,arızada gelirler yüzlerce metre önceden kukaları dizerler,böyle iyi birsey.

Yunanistan’da otoyollarda acil durumda (1077)numarası aranır ama ne aradım,ne kapsamını bilirim.

011

Bu kadar moladan sonra ver elini Asprovalta.
Asprovalta’dan sonrasında neyle karşılaşacağımı bilmediğim için tedbiren depoyu fulledim ve yola eski Kavala- Selanik yolundan devam ettim ve biraz ilerledikten sonra Stavros yoluna saptım
Stavros küçük sakin ve şirin bir köy,

012

kasabadakii tek ATM nin önündeki 10-12 kişilik kuyruğa önce anlam veremedim,bizde olsa birkaç tane ATM olur,adamlar işi bilmiyor diye düşünürken işin aslını sonradan öğrendim ki Yunanlılar kriz sebebiyle Eurolarını bankalardan çekiyormuş.Günlük para çekme limiti 60 Euroya düşmüş ki önemli bir sıkıntı olduğunu cümle alem biliyor zaten.
Stavros’dan sonra çok keyifli ,sürekli yükselen virajlar başlıyor,yollar iki şeritli ama oldukça geniş ve bakımlı,etraf tamamen yeşil çoğu yerde orman içinden geçiliyor,ağaçlar bazı yerlerde yolun üstünde birleşiyor ve yol kenarlarında boyu 5-6 metreyi bulan beyaz-kırmızı zakkumlar var.Yolun kenar çizgileri yok,kenar çizgilerini ağaçlar oluşturuyor.

013.jpg

014

 

 
Olimpiada’da küçük bir fotoğraf molası015

016

ve Lerissos üzerinden 70 km sonra Tripiti’ye vardım,

017
Burada küçük bir iskele var ve buradan karşıdaki Ammouliani adasına feribot kalkıyor.

018.jpg
Önce aklıma geldi,geceyim karşıya ama zaten gördüğüm ada küçük bir de dönüş için feribot beklersek epey zaman kaybı olacak,zaten adanın tek numarası arka tarafından küçük bir plajın olmasıymış.

019

Bu adanın solunda Yunanlıların eşek adası dediği Drenia adası var,orada da küçük bir plaj varmış ve oraya küçük teknelerle gidiliyormuş.
020

Tripitiden birkaç km sonra Ouranoupoli’ye vardım.Burası da sakin ,küçücük bir kasaba.beş dakikada yürüyerek dolaşmak mümkün. İskelenin yanı başındaki tarihi yapı Bizans Döneminden kalma bir kule.

021
022
Buralara gelen Turistlerin içinde Bulgar ,Romen ve Sırplar çoğunlukta.

 

 

023

025.jpg024.jpg

026

Ammoilani adası

 

 

027

Drenia(eşek) adası,Eşek inadı Yunanca’ya direnia

028
Buraya vardığımda tripmetre 522.km ye ulaşmıştı.
029.jpg

030
Ouranoupoli’den ötesine ,yarımadanın ucuna gidebilmek mümkün değil.çünkü buradan sonrası Agion Oros, yani Aynaros,
Agion Oros (kutsal dağ)Yunanistan toprakları içinde ,Atos dağı çevresinde kurulmuş,apayrı bir statüye sahip özerk bir bölge.1045 den beri burada din adamları yaşıyor ve adaya dişi hiçbir varlık kabul etmiyorlar,tarihte birkaç kez bu adaya kadınlar istisnai olarak girmişler ama genel olarak yasak.Hatta bir keresinde Çanakkale’den Yunanistan’a mülteci taşıyan bir tekne 4 ü Türk 6 mülteci Kadın’ı buraya bırakmış ki ciddi olay olmuş.Erkekler de öyle kolayca giremiyor.Ziyaretçi limiti var ve 120 ortodoks -10 diğerleri olacak şekilde maximum 130 kişi kabul ediliyor ,zaten diğerleri kısmı da o kadar kolay değil,akademik çalışma ve ciddi torpil olmadan girebilmek mümkün değil.Agion Oros’ta 17 si Yunan,biri Bulgar,biri Rus,biri de Sırp olmak üzere 20 ortodoks manastırı var,Yunan Manastırları dini yönden İstanbul metropolitine bağlı,diğerleri de kendi metropolitlerine.1045 yılından beri buradaki keşişlere ne Osmanlı ne de diğer devletler dokunamadığı gibi Agion Oros’un statüsü Sevr antlaşmasında,Yunan Anayasası’nda bile garanti altına alınmış.Adamların plakaları bile özel.

Bu manastırlara gitmek herkes için mümkün olmadığından Ouranoupoli’den kalkan korsan teknesi görünümlü bir tekne ile denizde tur düzenleniyor.

031

Manastırların dıştan görünümü şöyle bir sey

032

ve fazla oyalanmadan dönüşe geçiyorum.033.jpg

 

Dönüşte Iratlitsa civarında sigara molası veriyorum.

034

Iraklitsa ve Nea Peramos a birkaç kez gittim,Denizi muhteşem küçük sayfiye köyleri

035.jpg

036

Bu moladan sonra yola devam ettim,Kavala’dan sonra sert rüzgar yine başladı bir ara ani bir rüzgar kaçağı yedim ki şeridin içinde zor durabildim 120 km/s den sonra rüzgar rahatsız edici oluyordu Sonra Gümülcine’ye kadar devam ettim ve depoyu orada fulledikten sonra Yunan Gümrüğü’nde Freeshop’a uğradım.Buraya kadar bir gariplik yok mu ? ben Yunanistan’a gideceğim ahtapot ızgara yemeden döneceğim olacak iş değil ama oldu.Çünkü başka bir planım var.
Bir kahve içtikten sonra Türk Gümrüğüne geçtim,Gurbetçiler gelmeye başladığı için 8-10 araçlık bir sıra vardı,polis kontrolünde en öne geçip sırayı atladım lakin gümrük kontrolünde aynı şeyi yapamadım,araçlar düzensiz sıralandığından mecburen sıramı bekleyip çıkışımı yaptım.son bir yıldır gümrük kontrolünde araç için bir barkod veriliyor ve o barkod gümrük çıkışında polise okutulduktan sonra Gümrükten Türkiye’ye giriş yapılıyor.
Sınırdan çıktıktan sonra İpsala’dan Karpuzlu yoluna saptım,Karpuzlu’da bir markete “yılan balığı pişirilen bir lokanta” sordum.Cevaben” Abi Ramazan’da hepsi kapalı, kimse ayranla kola ile yılan balığı yemiyor herhalde” dediler.
Yunanistan’a gidip bir nescafe,bir frape ile dönmüş olduk böylece.Orada benzin hariç masrafım 8,40 Euro tuttu.
Yunan otoyollarından sonra Türkiye’ye girince insana bir memnuniyetsizlik çöküyor,Keşan’dan sonra Tekirdağ’a kadar zırt pırt yol tamiratı var ve yol tek şeride düşüyor,Bu tek şeride düşmeler yüzünden olan kazaların sayısı belli değil.
İftar vaktine doğru Tekirdağ İnecik tarafında bir mola verdim,Adetimdir sabah gün ışırken ya da akşam üstü güneş batarken yolda olmayı sevmem,İnsanların en dikkatsiz olduğu zamanlardır.Molayı biraz uzun tuttum bu sefer motor da epey soğudu.

037

Çorlu’ya geldiğimde tripmetre 1063 km yi gösteriyordu,Bu yılın motor üzerinde günlük km rekoru.

038
kendime bir keyif çayı demledim.,Bir günde 1063 km yoldan sonra bendeniz  ihtiyarın da dinlenmesi gerekiyor tabii

Yayınlandı: Genel

Yorum bırakın