06.09.2009 Cumartesi günü saat 06.30 da Çorlu’dan yola çıktım.
Tekirdağ,Malkara,Keşan yolu’nu takip ederek 153.km de Korudağ’da ilk molamı verdim
Bundan sonraki etap şu şekilde:
Hava gayet güzel,yollar sakin,Marmara’dan karıncalar su içebilir
35 yıldır denize çıkan biri olarak ilk defa böyle bir gemi gördüm,
Ne olduğu konusunda hala fikrim yok.
Gelibolu’dan benzin alıp devam ediyorum Eceabat’da gelmeden ana yoldan sapıyorum
Benim asıl keyif alacağım yollar bundan sonra,tahminime göre 23 km yapıp Ece limanı’na ulaşacağım.
Harika virajları olan yollardan devam ediyorum
Gelibolu Yarımadası’nda çok verimli ovalar ve birkaç tane gölet olmasına rağmen ikinci ürün fikri buralara henüz uğramamış.
Ege ikliminde dallardan bereket fışkırıyor
Tarihi belli olmayan Beşyol çeşmesi
Saat 11.00 i geçti,güneş kavuruyor ve bu yol beni bekliyor
Yabani çiçekler sonbaharın yaklaştığını hatırlatıyor
Bir kuyunun başında mola veriyorum
Yol var,gölge var,su var, benzin var,motor var,keyif var daha ne istersin be adam?
Bela” geliyorum” demez,bu ne?Daha keyfin zirvesini görememiştim.
Planıma göre akşama kadar bitirmem gereken 400 km kadar yolum var ve zorlu etaplara bile başlamadım henüz.
kokluyorum; benzinmiş.
25 km önce benzin alırken taşırmış olabilir mi acaba?.
Neyse,en azından gölgedeyim,asfalttayım,gözümde büyütmeme gerek yok.
Topcase’i seleyi söküyorum,sorunun kaynağını bulmak için bakınıyorum,
Yanımda bez yok ama tuvalet kağıdıyla(sosyetik endurocu olmanın faydaları 1.) benzin deposunun üst kapağını silince sorun ortaya çıkıyor :
Benzin deposunun üst kapağı gevsemiş lakin anahtarla tutulacak bir tarafı yok Önce elle sıkıyorum,sonra çekiç ve küt uçlu bir tornavidanın arkası ile yani Türk usulü.
Ben sorunu çözmek için uğraşırken çan sesleri duydum ve ziyaretçilerim gelmişti
En meraklısı buydu,
keçi gördüm ama bu kadar meraklısını görmedim,beni bi yalamadığı kaldı,
benim kır sakallara bakıp bi sıcaklık hissetti sanırım.
Sakalımızdan başka ortak noktalarımız da var elbet,
İkimiz de dağları severiz,ikimiz de inatçıyız
.
Sürünün arkasından çoban da geldi
Çoban Osman Aga hiç evlenmemiş,kelime haznesi zayıf , kavruk bir adamcağız .
Sürüdeki hayvan sayısını bilmiyor ama hayvanlarını tek tek ezbere biliyor.
Bazen bir ömür böyle geçer;çek yok,senet yok,fatura yok,aidat yok.
Kimin daha mutlu olabildiğini,
kimin insanca yaşayabildiğini sadece Allah bilir.
Ece limanına doğru devam ediyorum
Sırf şu vadiyi görmek için bile sabahtan beri yaptığım 220 kilometrelik yola değer
mükemmel bir sert- yoldışı parkuru
.
Ece limanı uzaktan göründü
.
her viraj ötesi ayrı bir manzara
Ece Limanı
Balıkçı kulubeleri,burası yazlıkçı işgaline uğramamış
Denize çıktığım yıllar geldi aklıma
Yıllar önce 1.900 kg lık teknemi bakım için yılda bir karaya çekerdim
Her karaya çekme öncesinde endişeler basardı,uykularım kaçardı;
vinç bul,adam bul,karada yerini hazırla,bir sürü iş yap, sonra aynı zahmeti indirirken tekrar yaşa.
Adı liman ama barınağı yok ya Ece Limanı balıkçıları her gün birkaç tonluk tekneleri denize indirip,akşam olunca karaya alıyorlar.
Üstelik eşleri de beraber denize çıkıyor ve tüm zahmeti paylaşıyor onlarla.
Bundan sonraki etap Ece Limanı-Büyük kemikli Burnu etabı,haritalara göre yol yok ama patikalar var,orman yolları var
.
Trakyada” Mator” derler,motora,
Benim Mator şimdi dişine göre yolları buldu,keyfine diyecek yok
Yoldışı rotalarda şunu öğrendim
Bir yol ne kadar zorluysa
İleride el değmemiş bir doğa, güzel bir manzara vardır
Buralarda fi tarihinde yoldan bir greyder geçmiş,yolu düzlemiş,delikanlı bir yol,üzerinde mıcır yada çakıl değil,doğal kırık taşlar var,zemin sağlam.
.
7-8 km sonra mukaddes bir mekana varıyorum
Tüylerim diken diken oluyor,
Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
İşte onlar
gögsünü siper etmiş,ölume gulumsuyor
cesaretın boylesı,cıhanı buyuluyor
bu güzellikleri düşmana bırakmamak için gencecik bedenlerini vatanlarına siper etmişler
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber…
Bir de bilsen memleketin en güzel yerlerini,en büyük tesislerini haince sattığımızı
Senin adım attırmadığın emperyalistlerin
bugün dilimize,malımıza,benliğimize ve bütünlüğümüze kolayca elattığını,
hırsızlara şan ve paye verdiğimizi
Gözlerim yaşarıyor durdukça,ayrılmak bile zor
.
Tepelerden inmeye başladım,Tuz Gölü göründü,
.
.
.
Büyük Kemikli Burnu yoluna sapınca yolda çok eski asfalt döküntüleri başladı,çukurlar kaçılamayacak denli çoktu.
Az önce geçtiğim toprak yoldan kat kat kötüydü, demek ki bundan sonra daha güzel bir manzara olacak
Büyük Kemikli Burnu,Gelibolu Yarımadası’nın en Güney Batı ucu.
Anlatılmaz, yaşanır manzaralar
![]() |
Bu resim ufaltılmıştır. Buraya tıklayarak orijinal boyutunda görebilirsiniz. Orijinal boyutu: 1280×960 px. |
.
Ortadaki kayalık” İngiliz Aynası” olarak biliniyor
fleuresan renkli anemonlar denizi akvaryuma çevirmiş,
![]() |
Dalgıç teknesi
Tam burada, 18metre derinlikte dipte bir çıkarma botu batığı var,Ona dalıyorlar.
Kumtaşı kayaları fırtına ve rüzgarın izlerini barındırıyor
kimi motorun şansı böyle; ıssız yolların çilekeş motoru
Yola devam ediyorum,bundan sonraki hedef Kabatepe
Kıyılarda ilginç kaya oluşumları var
Tuzu özler mi insan? Sabahtan beri ciddi bir tuz kaybım var ,3 litreden fazla su içtim ama bu da iyi geldi hani
Tozlu botlarım
Küçük Anafartalar sapağından sonra yol düzelmeye başladı
Tozu dumana katmışım be,kirpiklerim bile toza bulanmış
Yarım saat sonra böyle oldu etraf
Sonra keyifli bir asfaltı takip ettim
Kabatepe’ye vardım
Turşu
Salata
Balık,hem de Mercan
Yolun bundan sonrası için planım şuydu Alçıtepe’den geçip Morto Koyu’nda denize girecektim.
Ancak Alçıtepe’yi 2-3 km geçince arka fren bir anda boşaldı,Sağına soluna baktım,
hidrolik tamam,arka fren borularında sızıntı yok,
Sistemin havasını almaya kalkmak için hiç de uygun bir yerde değilim.
Bulunduğum yol daracık bir yol,yakınlarda sapak yok
üstelik yanımda yedek hidrolik de yok,
En iyisi Eceabat’a gitmek ve Dot 4 hidrolik bulmak ve frenin havasını almak.
Sisleri de söndürüyorum tedbiren,Alamanın icadı her türlü şeyden nem kapmış olabilir.
Tekrar marşa bastım,Alçıtepe’ye gelmeden Behramlı yoluna girdim
Asfalt ve virajlı yolda gidiyorum ama aklım arka frende,
kompresör ve ön fren ile devam ediyorum,
olması gerekenin bir alt vitesindeyim Eceabat’a kadar.
Eceabat’a girerken fren düzeliyor,arada yokluyorum yine de.
Dot 4 hidrolik de bulamıyorum zaten.
Devam ediyorum.Sorun kendi kendine çözülmüş görünüyor
Korudağ’da mutad çay molasından sonra ”hadi kısrağım,Çorlu’ya gaz açalım”moduna girip 153 km yi kısaltıyoruz…
Bugünkü toplam kilometrenin hesabı kolaydı,549 km toplamıştı,ama keyfi hesaba sığmazdı.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.